DEVLET MEMURU HAKKINDA HAKSIZ İSNAT, ŞİKAYET VE İFTİRA DURUMU
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
XIV. İspat hakkı
MADDE 39- Kamu
görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine
getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret
davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun
dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin
doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya
şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
TÜRK CEZA KANUNU
Hakaret
MADDE 125. - (1)
Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte
somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya
sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi,
üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç
kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin,
mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b)
Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini
açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu
dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4)
Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın
yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.
(5)
Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret
edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.
İsnadın ispatı
MADDE 127. - (1)
İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde
kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında
kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış
sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak
isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı
bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.
(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
A. Hak arama hürriyeti
MADDE 36- (Değişik:
3/10/2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
TÜRK CEZA KANUNU
İddia ve savunma dokunulmazlığı
MADDE 128. - (1)
Yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü
başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut
isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza
verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut
vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.
TBMM 128.madde ile ilgili gerekçeleri
a- Bir
talebin resmi bir makama iletilmesi, dilekçe hakkının kullanılması
bağlamında hukuka uygun bir davranıştır. ANCAK, DİLEKÇE HAKKI,
DİLEKÇENİN İÇERİĞİNDEKİ İFADELER AÇISINDAN BAŞLI BAŞINA BİR HUKUKA
UYGUNLUK SEBEBİ OLARAK MÜTALÂA EDİLEMEZ.
b- Hukuk
toplumunda yaşama hakkına sahip olan herkes, toplum barışını bozucu
nitelik taşıması dolayısıyla devletten suç işlenmesinin önlenmesini ve
suçluların cezalandırılmasını talep hakkına sahiptir. BİR SUÇUN
İŞLENDİĞİNİ ÖĞRENEN BİREYİN, BUNUNLA İLGİLİ OLARAK YETKİLİ MAKAMLAR
NEZDİNDE İHBAR VEYA ŞİKÂYETTE BULUNMA HAKKI VARDIR.
c- GERÇEKLEŞMİŞ
BİR OLAYLA İLGİLİ OLARAK bu olayın oluşumuna neden olan kişiler
(memurlar) de gösterilmek suretiyle ihbar veya şikâyette bulunulması
durumunda, hakaret veya iftira suçunun oluştuğundan söz edilemez. Çünkü,
burada gerçekleşmiş somut olayla ilgili olarak ihbar veya şikâyette
bulunmak şeklinde bir hakkın kullanılması söz konusudur.
d- İddia ve savunma hakkının, yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde kullanılması mümkündür.
e- İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler (memurlar) açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle (memurlar) ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, HAKARET VE HATTA İFTİRA SUÇU OLUŞTURUR.
f- İddia ve savunma kapsamında, kişilerle (memurlar) ilgili olarak bulunulan SOMUT İSNADLARIN GERÇEK OLMASI VE YAPILAN OLUMSUZ DEĞERLENDİRMELERİN SOMUT VAKIALARA DAYANMASI GEREKİR. Keza, bulunulan somut isnadların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin UYUŞMAZLIKLA (somut olaya veya suçla) İLİŞKİLİ OLMASI GEREKİR; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
g- SOMUT UYUŞMAZLIKLA BAĞLANTILI OLMAYAN İSNATLAR GERÇEK OLSA BİLE İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞININ VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEZ. Keza, somut vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
e- İddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler (memurlar) açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddî vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle (memurlar) ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, HAKARET VE HATTA İFTİRA SUÇU OLUŞTURUR.
f- İddia ve savunma kapsamında, kişilerle (memurlar) ilgili olarak bulunulan SOMUT İSNADLARIN GERÇEK OLMASI VE YAPILAN OLUMSUZ DEĞERLENDİRMELERİN SOMUT VAKIALARA DAYANMASI GEREKİR. Keza, bulunulan somut isnadların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin UYUŞMAZLIKLA (somut olaya veya suçla) İLİŞKİLİ OLMASI GEREKİR; ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.
g- SOMUT UYUŞMAZLIKLA BAĞLANTILI OLMAYAN İSNATLAR GERÇEK OLSA BİLE İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞININ VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEZ. Keza, somut vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.
h-
Somut uyuşmazlıkla ilgili olmakla birlikte İDDİA VE SAVUNMA SINIRINI
AŞAN HAKARETİ TEŞKİL EDEN YAZI VE SÖZLERİN İDDİA VE SAVUNMA HAKKI
KAPSAMINDA MÜTALÂA EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ancak, bu ifadelerin
kullanılmasına müsamaha ile bakılabilir. Çünkü, bu gibi durumlarda iddia
ve savunmanın sınırı genellikle öfke ve gazabın etkisiyle aşılmaktadır.
Aslında öfke ve gazap hâli, kusurluluğun bir unsuru olan irade
yeteneğini etkileyen bir faktördür ve bu durum, kişinin işlediği hakaret
suçu dolayısıyla kusurunun tespiti bağlamında değerlendirilmelidir.
Türk Ceza Kanunu
İftira
MADDE 267. - (1)
Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın
yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma
başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir
kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3)
Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak
bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma
tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı
oranında artırılır.
(4)
Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil
nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması hâlinde; iftira eden,
ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre
dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5)
Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına
mahkûmiyeti hâlinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli
hapis cezasına mahkûmiyeti hâlinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi
kadar hapis cezasına hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7)
İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idarî
bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9)
Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen
mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân
olunur. İlân masrafı, hükümlüden tahsil edilir.
DEVLET MEMURLARI KANUNU(657)
İSNAT VE İFTİRALARA KARŞI KORUMA:
Madde 25 - Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.
MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN(4483)
Madde 15 – Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki ihbar ve şikayetlerin ihbar veya şikayet edileni mağdur etmek amacıyla ve (...) (1) uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı hazırlık soruşturması sonucunda anlaşılır veya yargılama sonucunda sabit olursa haksız isnatta bulunanlar hakkında yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığınca re'sen soruşturmaya geçilir .
Memurlar
ve diğer kamu görevlilerinin yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlarda
kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız
isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma
hakları saklıdır.
İdarenin memurunu haksız isnat ve iftiralardan koruma yükümlülüğüne uymaması hizmet kusurudur ve sorumluluk doğurur.
Danıştay 2.Dairesinin 20.12.2004 tarih ve 2004/2624 esas, 2004/1641 sayılı kararında, davacının, davalı idarece "isnat ve iftiralara karşı korunma"
hakkının ihlal edilmesi nedeniyle uğradığı manevi zararın tazminine
karar verilmiştir.(Haksız şikayete uğrayan memur bu madde çerçevesinde
dava açılmadığı gerekçesiyle idare aleyhine tazminat davası açmış ve
kazanmıştır.)
Yukarıda arz ve izah edilen kanunlar ve özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 25. Maddesine göre isnat ve iftiralara karşı devlet memurları koruma altına alınmıştır. Öğretmenler hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri ( Bakan ), illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.
ÖNEMLİ NOT: Haksız suçlama ve iftiraya uğrayan öğretmenler mülki amirine bir dilekçe ile silsile yoluyla başvuru yaparak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 25. maddesinin çalıştırılmasını istemelidir. Vermiş olduğu dilekçeye 60 gün içerisinde bir cevap gelmezse bu sefer Türk Ceza Kanununa göre bireysel olarak iftira eden kişi hakkında Anayasanın 36. maddesine göre hakkını arayarak suç duyurusunda bulunmalıdır.