"Bir idareci için mesele çalışmak değil, çalıştırmaktır, nasıl ki hiçbir kaptan kürek çekmez."
Büyük Amerikan imalat fabrikalarından birinin yönetim
kurulu üyeleri kâr ve zarar hesaplarını incelerken, fabrika müdürünün aylığına
takılmışlar ve bunu bir hayli indirmenin mümkün olacağını düşünmüşler.
İçlerinden iki kişi seçerek fabrika müdürü denen bu adamın neler yaptığını bir
görmelerini ve ondan sonra bu konuda karar verilmesini kabul etmişler.
İki kişilik heyet bir sabah sessizce fabrikaya gitmiş
ve fabrika müdürünün odasına girmiş. Gördükleri manzara şu olmuş:
Fabrika müdürü ağzında piposu, ayakları masanın üstünde,
etrafa halka halka dumanlar yaymakla meşgul. Masanın üstünde ne bir dosya ne
bir kâğıt, hiçbir şey yok.
Bir müddet kendisi ile oradan buradan konuşan heyet
üyeleri bu müddet zarfında müdürün hiçbir işle meşgul olmadığını ve yalnız
birkaç basit telefon konuşması yaptığını görmüşler.
Heyet aldığı intihadan memnun idare meclisine fabrika müdürü denilen
zatın yanında bulundukları üç küsur saat
zarfında hemen hemen hiçbir şeyle meşgul olmadığım ve bu bakımdan böyle
basit bir iş için verilen yıllık 140.000 dolardan en aşağı üçte iki nispetinde
bir tasarruf sağlanabileceğini söylemiş.
Tabii fabrika müdürü bu indirmeye razı olmamış, işten
ayrılmış.
Yeni maaşla çalışmayı kabul eden birçok istekli
arasından bir zat yeni fabrika müdürü tayin edilmiş.
Üç ay sonra idare meclisine gelen imalat
istatistiklerinde az, fakat dikkati çekecek kadar bir düşme başlamış,
"Fabrika müdürü yenidir, tabii bu kadar acemilik olur/' demişler.
Altıncı ayın sonunda istatistik eğrisi bir hayli
düşmüş. Eski heyet azaları yeni fabrika müdürünü odasında ziyaret etmişler.
Adamcağız, kan ter içinde, bir elinde telefon, öteki eli evrak imzalamakla
meşgul, başıyla gelenlere oturmalarını işaret etmiş. Gelen giden o kadar çok
ki, adamla doğru dürüst konuşmaya bile imkân olmamış. Fakat heyetin kanaati şu
olmuş: "Böyle canla başla çalışan bir adam başta olduğu müddetçe işlerin
düzelmemesi için hiçbir sebep yoktur, biraz daha bekleyelim/'
Sene sonu gelmiş, her zaman kâr eden fabrikanın
bilançosu zararla kapanınca idare meclisi üyeleri birbirine girmişler ve işi
yeniden incelemeye başka bir heyeti memur etmişler.
Yeni heyet müdürün odasına değil, fabrikaya gitmiş ve
iş başında bekleyen insanlar görmüş. Sebebini sormuş. Aldıkları cevap şu:
"Hususi bir döküme başlayacağız, fabrika müdürü
"ben gelmeden başlamayın' dedi, biz de bekliyoruz. Herhalde elektrik
atölyesinden bir türlü ayrılmaya vakti olmadı."
O sırada gözleri, yaşlı bir ustabaşıya ilişmiş. Adamı
şöyle bir kenara çekmişler ve fabrikanın eskiye nazaran kötü çalışmasının
sebeplerini sormuşlar
Yaşlı
ustabaşı içini boşaltmak ihtiyacını uzun zamandır hissetmiş olacak ki,
"Baylar," demiş, "eski müdürümüz teferruatla uğraşmaz, ileriye
ait planlar yapar, işi bize bırakır biz de normal zamanlarda onu rahat
bırakırdık. Ani, içinden çıkamayacağımız olağanüstü bir problemle
karşılaştığımız zaman ancak ona başvururduk ve o zaman da bilirdik ki, o bizim
bu müşkülümüzü çözecek. O hakiki fabrika müdürü idi. Güler yüzlü idi, piposunu
içer, bizle şakalaşır, fakat hepimiz için düşünürdü. Şimdiki müdür de çok
dürüst, iyi niyet sahibi, hatta çok daha çalışkan bir adam. Fakat o hiçbirimize
inanmıyor, her işin kendisi tarafından görülmesini istiyor. Yani o, bizim yerimize
ustabaşılık yapıyor, tabii biz de amele çavuşu mertebesine düşüyoruz. Haydi
neyse, buna da aldırmayalım, ama fabrika müdürlüğü boş kalıyor. Elinde piposu,
ileriyi görmeye çalışan, tedbir alan, düşünen
adamın
yerinde kimse yok."
Eski fabrika müdürünü tekrar oraya getirmek isteyen
idare meclisi, bir senelik acı tecrübesinden sonra 140.000 yerine 150.000
dolarla onu ancak gelmeye razı etmiş.
1904 Rus-Japon Harbende, Japon taarruzu sabahı çadırında
uyuyan Japon başkumandanı ile zaferden sonra temas eden Amerikalı
gazetecilerin, böyle hayati bir anda işbaşında bulunmamasının sebebini
sormaları üzerine başkumandanın verdiği cevap oldukça meşhurdur:
'Taarruzları yardımcılarım idare eder, ben geri
çekilmeleri idare ederim, çünkü zor olan odur!"
İnsan Mühendisliği kitabından alıntıdır.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder